KİTAP 10 # BİR CEZA AVUKATININ ANILARI - Av. Prof. Dr. FARUK EREM

 

BİR CEZA AVUKATININ ANILARI

Av. Prof. Dr. Faruk Erem



Öncü Kitabevi

8.Baskı

      Bu kitabı okuduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.En sonunda Av. Prof. Dr. Faruk Erem'in kendisini yazdıklarını okuyarak daha da yakından tanıma fırsatı buldum.Kitabı bir süredir arıyordum meğerse gözlerimin önündeymiş de haberim yokmuş.Kitabı bir gün Dost Kitabevi'nde gördüm.( hoş artık bu kitabevini dost görmüyorum, sen ne yaptın be dost? sosyalleşme meydanımızı nasıl elimizden aldın? İnsan dostuna hele de kitap dostuna bunu yapar mı? artık biz birilerini nerede bekleyeceğiz? onu geçtim dur beklerken bari dost'a bir bakınıvereyim diyip manayla satın aldığımız kitapları nasıl satacaksın bizlere? sorular sorular aklımdaki sorular... neyse konumuz bu değil seninle sonra ayrıca ilgileneceğim ey bre dost!) Durur muyum hemen kaptım bir tane.


    Başlangıç olarak Av. Prof. Dr. Faruk Erem'in kim olduğu üzerinde durmak istiyorum.Av. Prof. Dr. Faruk Erem kendisiyle aynı üniversite ve bölümde okuma şerefine nail olduğum, örnek aldığım adaletin terazisini hakkıyla taşıyan hümanist hukukçularımızdan biridir.Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olup yine aynı üniversitede öğretim üyesi ve dekan olmasının yanı sıra ceza avukatlığı da yapmıştır.Ayrıca kendisi Türkiye Barolar Birliği'nin kurucu başkanıdır ve bu sıfatı hakkıyla taşıdığına inandığım inanmaktan öte söylediği her sözde bunu fark ettiğim güzide insandır.

    Her şeyden öte kendisi ölüm cezasına karşı olduğunu her defasında çeşitli ifadelerle ortaya koymuştur:

''İdam Ceza değil Cinayettir!
Çünkü cezanın tanımında suçlunun devlet tarafından ıslahı topluma kazandırılması vardır.İdam ıslahın devlet eliyle imkansız hale getirilmesidir.''


   Kitaba gelince; Bir Ceza Avukatının Anıları başta hukukçuların daha sonra hukukçu olsun yahut olmasın her bireyin okuması gerektiğini düşündüğüm hukukla ilgili başucu kitaplardan biri.Kitap adı üstünde sayın Av. Prof. Dr. Faruk Erem'in ceza avukatlığı yaptığı çeşitli zamanlardaki meydana gelen gerek duygu yüklü, gerek kendimizden utandıran, gerek adaleti sorgulatan anılarla ve gerçekleşebileceğine inanamayacağınız adli vakalarla dolu. Ama kitap her şeyden öte insandaki suçluyu değil, suçludaki insanı gösteren ; suçluyu suçlu sıfatından alıp insan makamına yükselten, suçlunun da her şeyden önce bir ''İNSAN'' olduğunu üstüne basa basa vurgulayan naçizane eserlerden biri.

''SUÇLUYU KAZIYINIZ ALTINDAN İNSAN ÇIKAR''

''HİÇ KİMSE HER ŞEYİYLE HÜKÜMLÜ DEĞİLDİR''


  Sayın Av. Prof. Dr. Faruk Erem'in bir hukukçu ve bir ceza avukatı olarak kitabın girişinde yaptığı uyarısı ise çok manidar:

''Bir tuhaftır ceza avukatlığı. Ayıplamayacaksınız, kızmayacaksınız, ağlamayacaksınız da.Bunlar olmaz mı? olur. Ama hep içinizde olmalı.Bakışlarınız kaçak bulunmasın.Karşınızdaki suçlunun gözlerinin içine bakın, dostça.Orada derdini dökmek isteyen ''İNSAN''ı göreceksiniz.Bundan sonrası kolaylaşır.'İnsan insanın zehrini alır' derler, halk dilinde.Ceza avukatlığının yarısı budur.''

Anılarını oluşturan adli olaylara baktığınızda:

Çocuğunu bir dileği gerçekleşirse söz verdiği üzere Allah'a adak adayıp boğazını kesen mi?

Çocuğa cin girdiğini iddia eden hocanın sözüne inanıp hocanın direktifleriyle çocuğunu cin çıksın diye nehirde suyun altında cin çıkana daha doğrusu boğana kadar tutan ana baba mı?

Toplum baskısıyla karısını suçsuz olduğunu bile bile bir iftiraya kurban eden mi?

Her gün evinden ayrılırken  o gün ölebileceği için ailesiyle helalleşerek yola koyulan, katırlarla kaçakçılık yapan ve sevdiklerini patlayan mayınlarda kaybeden ve bu yüzden akıllarını kaybeden insanlar mı?

Kocasını gurbete çalışmaya gönderip, özlemle kocasını beklerken kocasının kendisine kuma getirdiğini gören üstüne üstlük kumasına saygıda hizmette kusur etmemesi belirtilen bunu üzerine kocasına hiçbir kanunda olmayan ve bir ömür boyu sürecek bir ceza veren gariban eş mi?

Suçlu olmadığı halden idam edilen yahut suçlu olduğuna kani olunan inanılmayarak da olsa yapılan iyi bir savunmayla ipten alınan daha sonra gerçekten suçsuz oldukları ortaya çıkan insanlar mı?

Türlü işkencelere maruz kalan çocuklar mı?

İşlediği suçun bedelini adaletten önce kendi kendine ödeten mi?

Suçlu olmadığı halde başkasının suçunu üstlenip bir ömür hapislerde çürüyenler mi?

Zarara maruz kalmasına sebep olan evladı olduğu için seve seve suçu gizleyen analar mı?

Hakimin 'Namusun, vicdanın üzerine yemin ediyor musun? ' sorusuyla yemin'e davet ettiği, birçok insandan daha namusluca '' edemem reis bey; çarpılırım, namusu çıkar edeyim'' diye karşılık veren hayat kadını mı?

Suçluya verilen ceza yanında bu ceza ile dağılan suçsuz ailesinin hayatlarının bir daha onulmaz şekilde yara alması ve birçok masum ailenin bu şekilde yok olma ile cezalandırılması mı?

kısaca ne ararsanız var bu olaylar içinde kusursuz olmayan insana dair.Her şeyden öte bu olaylar karşısında Av. Prof. Dr. Faruk Erem'in takındığı tavır ve düşünceleri fazlasıyla takdire şayan.

Kitaba yazık eden ise yayınevinin kitabı hazırlamadaki özensizliği.Cümle başı yazım hatası var. Malesef kitabı elimde kalem, yazım hatalarını düzelte düzelte okudum.Böyle bir insana yapılabilecek en büyük saygısızlıklardan biri olsa gerek bu durum.8.Baskısını yaptıkları kitabı bu kadar baskı sonra bu kadar hatalı çıkarmaları hiç hoş değil, umarım bundan sonraki basımlarda bu hataları telafi ederler.Ben her türlü okurum bu kitabı ancak hayatını  hukuk yolunda, adalet yolunda harcamış, emek vermiş bir insan için 100 sayfa bile tutmayan kitaba bu kadar lakaytça bir yaklaşım reva görülmemeliydi.Ama yine de kitabı basmaları bu hatalarını tamamiyle değil ama bir nebze de olsa affettirir.


KİTAPTAN ALINTILAR:

''...Siyasal rejimi ne olursa olsun her ülkenin''ceza adaleti''nde gerçek düşünce özgürlüğü, insanca saygı yitirilmiştir.Böyle olunca Adaletten kaçmak veya kaçmamak ilginç bir konu haline gelir.'Değişmesini sağlamak, haksızlığını göstermek için kanunlara itaat' fikri küçümsenmemelidir. Sokrat kaçabilirdi.Kaçmamakla beş yüz hakimli 'mahkemeyi kabul' etmiş sayılmaz, davranışı adalet tarihinde ünlü bir 'red'dir.Kaçşsaydı Atina'nın düşmanı sayılır, kararın doğru görülmesine sebep olurdu. Sokrat'ı ölüme mahkum eden hakimlerden hiçbiri bu güne kadar yaşayabilmiş değildir.'Sanık Sokrat' hala kendini savunuyor.''


'' Bence mahkeme 'hakim' ile 'sanık' arasına bir 'tampon bölge' koymak isteğinden doğdu.Halbuki, yazarı bilinmesi gereken en kutsal yapıt 'hüküm'dür.Hakim, 'bu hükmü ben verdim' diyebilmeli.Ya 'toplu mahkeme' (!) Üç kişiyi bir araya getiriyoruz. 'Mahkeme' diyoruz. bu her şeyden evvel aritmetik kurallarına aykırı.Üç kişiyi toplayınca mahkeme çıkmaz.Toplu mahkemeyi kabul edersek arkasından'oy' gelir.Oylama yoluyla Adalet (!) Hakimlerden biri karara muhalif kalırsa, bu onun kararın doğruluğuna inanmadığını gösterir.Bir hakimin dahi şüphe ettiği kararın doğruluğunu, topluma nasıl kabul ettireceğiz? ''



''Her konuda olduğu gibi Ceza Hukukunda da iyimserler vardır, kötümserler de.

İyimserlere göre ''Suçluyu kazıyınız, altından insan çıkar', 'Amaç, suçludaki insanı değil, insandaki suçluyu yok etmektir', ' Islah edilemeyecek suçlu yoktur, yeter ki bilim bunun çaresini bulabilsin'.

Kötümserler bunun karşıtına inanırlar: 'İnsan suçlu doğmaya görsün, sosyal koşullar iyi de olsa, kötü de olsa suç işleyecektir', 'İnsan suçlu doğmuşsa onu önlemek olanaksızdır'.

İnsan mantığının kendine bu kadar kıymasına az rastlanır.Neyse, elimde olsa bütün Ceza Yargıçlarını iyimserlerden seçerdim.''








Yorumlar

  1. Sanırım ben de ceza avukatı olsam kötümser olanlardan olurdum iyimser olan her zaman doğru olandır ama aynı zamanda zordur da:) paylaşım için teşekkürler zevkle okudum :)

    YanıtlaSil
  2. iyiki de olmamışsınız o halde mi demeliyim bilemedim şimdi:) ve haklısınız çoğunlukla en doğru olanı en zoru olandır en çok emek isteyenidir:)

    ben teşekkür ederim güzel yorumunuz için:)

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar,
    Hukuk Fakültesi öğrencisi olarak yazınızı okuduktan sonra bu kitabı okumayı çok istedim. Ancak temin edecek herhangi bir yer bulamadım, stoklar tükenmiş hep. Sizin bildiğiniz bir yer var mı acaba edinebileceğim. Güzel yazınız için teşekkürler.
    Fikret

    YanıtlaSil
  4. ceza avukatı hem kişi özgürlüğü açısından hem mağdur hakları açısından toplumun en hassas sorunlarıyla uğraşır.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİTAP 15 # SİLO - HUGH HOWEY

KİTAP 48 # AZİZ SANCAR VE NOBEL'İN ÖYKÜSÜ - ORHAN BURSALI