KİTAP 15 # SİLO - HUGH HOWEY


 SİLO
/SILO

Hugh Howey

Çeviri: Mehmet Rasim Eminosmanoğlu 

Gökhan Sarı

MonoKL Yayınları
1.basım Mart 2014

Tür: Post-Apokaliptik Roman

Bilim Kurgu
Distopya
517 sayfa


     Ülkemizde 2014 itibariyle yayımlanan Silo , okuyanlar arasında şimdiden büyük bir beğeni topladı.Tabiki bunda kitabın kurgu olarak farklı olması ve okurun merakını her an canlı tutmasının payı büyük.Ben de Silo'yu çok beğendim açıkçası, sanırım bu yüzden kitabı 1.5 günde okudum.Okuma süresince etrafıma azılı katil gibi bakışlar attım ki kimse çıt çıkarmasın, yanıma yaklaşıp bir şey demesin de rahat rahat merakımı gidereyim. Ama merakımı gidermek nerdeee, tam tersi okudukça daha da çekti beni içine, merakım katlandıkça katlandı, sorular kafamda arttıkça arttı ve cevaplar bulmak için okudukça okudum, silo değil bataklıktı mübarek.

     Öncelikle kitabı okumak istiyorsanız kesinlikle insanlardan birkaç gün uzaklaşacaksınız, yoksa ağzını açan herhangi bir garibanın boğazının ellerinizin arasında kalması mümkün, buna ek olarak kitap boyunca atacağınız 'Yuh!!' 'Hadi canım!!' 'Yok artık Lebron James!' 'Sen insan olamazsın Hugh Howey!' nidalarıyla başkalarını da rahatsız etmek istemezsiniz herhalde.Ve evet sen okuyucu, arkana bakma evet evet sen! bu nidaları atacaksın istesen de istemesen de, oku gel sonra tartışalım bunu, ama sonra demedi deme de!



    Silo kitabına değinmeden önce bu kitabın Seri'nin ilk kitabı olduğunu belirtmeliyim.Ayrıca seri tam olarak 3 kitaptan oluşmakta:

1-Wool ( gördüğüm kadarıyla 5 kitabın birleşiminden oluşmuş.)
2-Shift   (yine gördüğüm kadarıyla 3 kitap birleşiminden oluşmuş.)
3-Dust   (9.kitap da bu)

Ve açıklamalardan anladığım kadarıyla biz Silo'yu okumakla Wool'u okumuş oluyor ve hoop Shift'e geçiyoruz ( tabi çevrildikten sonra).



      Kitap post-apokaliptik bir dünyada geçiyor.(Kitap wikipedia'da bilim kurgu olarak geçiyor ama ben pek bilim kurgu ögesi göremedim belki serinin devamında mevcuttur bilemiyorum lakin bana daha çok distopyaya yakın geldi, bunu da eklemek istedim.) Bu dünyada yeryüzünü zehirli gazlar kaplamış bu yüzden hiçbir canlının yeryüzünde yaşama şansı yok. Tüm insanlar 144 kattan oluşan yerin altında yer alan silolarda yaşamak zorunda.144 katın ise bir hiyerarşisi mevcut. En-Derin ve En-Tepe arasında konuşlanan bu hiyerarşik yapıya baktığımızda:

En-Tepe'de yani üst katlarda her zamanki gibi bürokrasinin  kalburüstü adamları yer alıyor: Başkan, şerif , Şerif yardımcısı ve diğerleri.

Orta katlarda ise çok ayrıcalıklı yetkilere sahip IT Departmanı yer alıyor, yeri geldi mi silonun başkanının bile borusu ötmüyor bu departmanın karşısında, düşünün o derece ayrıcalıklı.

En-Derin yani en alt katlarda ise mekanikerler, denetçiler gibi Silonun teknik işlerinin tıkırında gitmesini sağlayan birimler mevcut.

    Siloda yine normal bir hayat karşınıza çıkıyor; insanlar her gün işlerine gidiyor, çocuklar okullarına gidiyor, para yerine geçen jetonlar mevcut, iletişim için bilgisayarlar var lakin iletişim için bilgisayar kullanmak fazlasıyla külfetli bu yüzden daha çok silo katları arasında iş gören, taşıyıcılık yapan, isimleri 'taşıyıcı' olan insanlar kullanılıyor.Ayrıca burada nüfus politikası kısıtlılıkta Çin'i bile aşmış, aileler ancak çekilişle elde ettikleri hak sonucu çocuk yapabiliyorlar.Ayrıca Silodaki katlar arasında ulaşım, dar ve döner şekildeki merdivenlerden sağlanıyor, en üst kattan en alta inmek kendinizi fazla yormamak kaydıyla günler alabiliyor.

      Siloda her şeyden öte dışarısı hakkında konuşmak yasak, yasağın nedeni ise daha önce birçok kez bu düşüncelerin isyana yol açmış olması.Siloda yaşanan en son isyanda ise birçok veri kaybı yaşanmış, insanların geçmişle bağlantıları, geçmiş hakkındaki bilgileri bu yüzden çok kısıtlı.Dışarı hakkında konuşmanın cezası ise 'Temizlik'; yani dışarıya postalanmak ve Silonun en üst tepesinde yer alan, yeryüzünü görebilmeye yarayan ama yeryüzündeki tozlardan kirlenen, bu yüzden görüş açısı gittikçe körelen lensleri 'temizlemek'. Bu yüzden cezaya 'Temizlik' adını vermişler.

      Kitabın başlangıcında Silonun şerifi Holston, dışarı çıkmak istediğini belirten bir istekle çıkıyor karşımıza.

''Şef?''

Holston parmaklıkların arasından anahtarı uzattı. Marnes anahtara şüpheyle baktı, sonra da razı olup avucunu açtı.

''Neler oluyor şef?''
'
'Başkanı getir.'' dedi Holston. Derin bir nefes verdi, üç yıldır içinde tuttuğu bir soluktu bu.''Ona dışarı çıkmak istediğimi söyle.''

     Karısının kendi isteğiyle temizliğe çıktığı günden 3 yıl sonra Holston, karısının ölmeden önce kendisine yeryüzü hakkında söylediklerini, aslında bir yalanın içinde olduklarını, gerçekte yeryüzü hakkında bildiklerinin doğru olmadığı yönünde açıklamalarını, kendi içinde yaptığı 3 yıllık muhasebesi sonucu kabullenmiş olacak ki dışarı çıkmaya karar veriyor.Yalnız bu sırada geride kalanların tek derdi dünyaya açılan tek gözleri olan lensleri Holston'ın temizleyip temizlemeyeceği. Çünkü bu tamamen dışarı çıkan kişinin inisiyatifinde. 'Zaten ölecem olm ne silecem?, beni öldürenlere bi de iyilik mi yapacam' deme şansına sahip.İşin ilginç tarafı temizliğe gönderilen neredeyse herkes, silmeyeceğini söylemesine rağmen yeryüzüne ayak bastığında silmemezlik yapmamış.Sırf bu ilginçliğin nedenini bulmak için bile koca sayfaları devirebilirsiniz

    '' Holston gözlerini zemine çevirdi.İkisi de aralarına bir sessizliğin çökmesine izin verdi.Sonunda sükuneti bozan Başkan Jahns oldu.

'Henüz bunu yapmayacağına dair hiçbir tehditte bulunmadın ama bazıları temizleyeceğini söylemediğin için bunu yapmayacağın konusunda endişeli.'

Holston güldü.' Sensörleri temizlemeyeceğimi söyleseydim kendilerini daha mı iyi hissedeceklerdi?' Bu delice mantık karşısında başını iki yana salladı.

'Bugüne dek o bankta oturmuş herkes bu işi yapmayacağını söyledi.''dedi Jahns ona,

'Ama sonra yaptılar.' ''

     İşte tüm bu diyaloglardan sonra kitap tam anlamıyla başlıyor, ağır ağır ama tempoyu düşürmeden, merakı her daim canlı tutarak ilerliyor.

     İşin özü bu, ha son olarak, sonunda tam tatmin olmadım, nedeni ise kitap boyunca var olan ve kendi içinde bir mantığa sahip olan koşulların son dakikada kendiyle çelişmesi.Yani gerçek hayatta bu işler böyle yürümez dedim içimden ( okuyanlar anlamıştır sanırım  nereyi kastettiğimi ).Ama en nihayeti bir kitap, ben biraz fazla realistim sanırım sonuçta gerçek hayatta siloda yaşayanlar da yok değil mi?

  Velhasılı kelam kitabı gönül rahatlığıyla alıp okuyabilirsiniz.Ben serinin devamının çevrilip bir an önce basıma verilmesini iple çekiyorum, şöyle mürekkebi kurumadan, baskıdan yeni çıkmış sıcak sıcak ellerime düşmesini hayal edeceğim bir süre.Siz okumayan ve okuyacak şanslılara ise şimdiden keyifli okumalar diliyorum.

Not: Kitabın film haklarını da alınmış durumda yani filmine kadar okuyup filmine de hazırlıklı olun derim ben.




böylece;
ilk kitabı 2012 yılında, Türkiye'de ise 2014 yılında çıkan Hogh Howey'in Silo adlı kitabı
Yaz Okuma Şenliğinde; ilk kitabı 2010 yılında veya daha sonrası yıllarda çıkmış bir yazardan bir kitap kategorisinde bana da 10 puan kazandırdı :)

Yorumlar

  1. Elinize sağlık, güzel bir inceleme olmuş. Silo benim de çok sevdiğim, merak duygusunu bir an olsun bile kaybetmeyen güzel bir romandı. Bilim-kurgudan ziyade post-apokaliptik olduğu konusunda da sizinle hemfikirim. Bir de güzel haber vereyim madem, ikinci kitap şu günlerde çeviri aşamasında :) İnşallah onu da yakın bir zamanda raflarda görebileceğiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim:) gördüğüm kadarıyla kitabın yayına hazırlanması sürecinde sizin de emekleriniz var ,emeklerinize sağlık her şeyiyle güzel bir iş çıkmış ortaya :) ve bu müjdeli habere gerçekten çok sevindim, geri sayıma başlıyorum o halde :)

      Sil
  2. Çok neşeli bir yazım diliniz var bu da yazılarınızı bir tebessümle okumamıza vesile oluyor ki çok önemli bir olgudur bir blog yazarı için :)
    Kitaba gelecek olursak; hemen her ortamda üstüne basa basa tavsiye etmenizin nedenini incelemenizi okuduktan sonra bir kez daha anladım. Gerçketen sürükleyici, ilgi çekici ve herşeyden önemlisi türüne az rastlanan bir kitap. Post apokaliptik filmler bile oldukça azken kitaplarını bulmak hayli zor ve sayenizde bir çok kişi kitap hakkında bilgilenmiştir :) Kesinlikle almam gereken bir kitap hissiyatını bende uyandırdırnız :)
    Elinize sağlık ve yeni kitap incelemelerinizi merakla bekliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. açıkçası güzel yorumunuzla çok mutlu oldum:) böyle yorumlar gördükçe çok yazasım geliyor ama bu da bolca saçmalamam anlamına gelir o yüzden fazla rehavete kapılmayayım en iyisi :)
      kitap gerçekten ilgi çekici, okunmayı fazlasıyla hak ediyor ki bu tarz kitaplar post-apokaliptik, distopya, bilimkurgu vs.gerçekten güzel yapıldı mı büyük zevkle okunuyor:)
      siz de hemen kapın bir tane hiç düşünmeden:)

      Sil
  3. Okuma hızınız bu aralar epeyce arttı. Maşallah diyorum. :)
    Ben kitabı okuyacağım, niyetlendim ama önce Solaris'i okumak istedim nedense. Önce onu okuyup Silo'ya geçeceğim. Bu yazıdan sonra beklentim bayağı arttı. Çok güzel yazmışsınız. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah ah bir hafta içinde bütlerime çalışmaya başlayacağım için bir ay kitap okuyamayacağım o yüzden şimdi tadını çıkara çıkara bolca okuyorum bir de kitaplar da akıcı olunca durum bu oluyor sanırım:)
      çok teşekkür ediyorum bu arada ben de solarisi çok merak ediyorum bilim kurgularım boynu bükükler oldu suratlarına bakamıyorum bile bari sizin blogunuzdan nemalanarak bu açlığımı gidereyim :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KİTAP 3 # MACERA TÜNELİ 4- UZAY DIŞINDA YOLCULUK- EDWARD PACKARD

KİTAP 48 # AZİZ SANCAR VE NOBEL'İN ÖYKÜSÜ - ORHAN BURSALI